Yeni Yıl İçin Alınabilecek En Güzel Hediye

Şimdi yazının başlığına bakıp hemen uçak, araba, sonsuz para diyeceğimi düşünüyorsunuz biliyorum ama bu sefer başka bir hediyeden bahsedeceğim. Yılbaşı yaklaşırken evde aile üyeleri tarafından gizli gizli işler çevrilmeye başlar. Herkes kendi hediyesini en güvenli yere saklamaya çalışır aynı zamanda diğerlerinin hediyelerini bulmaya çalışır. Bu yıl evde yılbaşı için hediyemi biraz erken buldum. Gardırobun en arkasında hışırdayan bir torba içerisinde hediye saklanırsa olmaz.
Neyse ben şu hediye kısmına geçeyim. Daha gelmeyen yılbaşının hediyesi: Oral-B şarjlı diş fırçası. Denemeye çekiniyordum ama hediye gelince keşke daha önce alsaymışım dedim kendi kendime.
Oral-B, profesyonel diş temizleme aletlerinden esinlenerek tasarlamış bu şarjlı diş fırçaları ile mükemmel bir temizlik deneyimi sunuyor. Diş plaklarını temizlemekte manuel fırçalardan çok daha etkili bir sonuç veriyor, ilk kullanımdan sonra bile daha önce sanki hiç bu kadar iyi dişlerimi fırçalamamışım gibi hissettim. Üç boyutlu oynar başlık sayesindeyse normal bir fırçanın yapamayacağı kadar hareket edip, normalde ihmal ettiğimiz ulaşamadığımız yerlere bile ulaşıyor. Fırça başlıkları dişleri tamamen sararak birçok noktaya temas ediyor ve muhteşem sonuçlar almamı sağlıyor.
Ağız bakımına çok önem veren birisi olarak bu benim için en iyi yılbaşı hediyesi oldu. Siz de yeni yılda sevdiklerinize Oral-B şarjlı diş fırçası hediye ederek onları mutlu edebilirsiniz.
Ürünleri incelemek ve yılbaşı indiriminden yararlanmak için tıklayınızBu arada, Burcu Esmersoy'lu videosunu da paylaşmadan duramadım :)

Bir boomads advertorial içeriğidir.

Kış 2015 Trendi Işıltılı Makyaj

Sonbaharın sonuna yaklaşıp yavaş yavaş kış aylarına girerken, kışın favori makyaj trendlerini paylaşmaya başlayabiliriz.

Kış ayları şüphesizki hepimiz için daha ağır makyaj için bir fırsat.

Makyaj severler bu yüzden kış aylarını iple çekerler.

Yazın sıcakları sona erdi, taze ve doğal görünümlü hafif makyajlar kendini koyu renklere ve ağır makyajlara bıraktı.

Bu yıl koyu renklerden farklı olarak 2015 kış makyaj trendi olarak ışıltılı ve parlak görünümler moda.

Bu yüzden yüz makyajınızı yaparken mutlaka ışıltı katmalısınız. Peki bu ışıltıyı ve parlaklığı makyajımızda nasıl kullanacağız;

  •          Allıklarını mutlaka içinde sim yada sedef bulunan parlak allıklarla değiştirin.
  •          Mat göz farları yerine simli ve parlak göz farlarını deneyin.
  •          Koyu renk rujlarınızla beraber parlatıcı kullanmaktan çekinmeyin.
  •          Göz pınarlarınıza mutlaka beyaz parlak aydınlatıcı kullanın.

Tabi şunu unutmayalım ki bunların hepsini aynı anda uygulamaya kalkarsak sirk palyaçosuna dönüşebiliriz. :):)

Her zaman söylediğimiz gibi, lütfen size uygun 1 ya da en fazla 2 tanesini uygulayın. Makyajınızın geri kalanını ise daha sade yaparaz dengelemeye çalışın.


Keyifli makyajlar...

MÜKEMMEL KIRMIZI DUDAKLARA SAHİP OLUN


Mükemmel uygulanmış kırmızı bir rujun verdiği etkiyi verebilen başka bir makyaj hilesi var mı bilmiyorum. Ama benim için bu kadar çekici olabilen başka bir makyaj uygulaması yok.
Bu yüzden kırmızı ruj uygulamasıyla ilgili çokça mesai harcadım denebilir.

Kırmızı rujun mevsimi olmamakla beraber, bence en çok yakıştığı mevsim sonbahar ve kış aylarıdır. Bu yüzden sonbahar tüm hızıyla devam edip, kış yaklaşırken sizlere nasıl mükemmel kırızı dudaklara sahip olabileceğinizi anlatmak istiyorum. Kırmızı rujun mevsimi olmadığı gibi, aynı zamanda uymadığı herhangi bir cilt rengi, saç rengi vs. de yok. Sadece önemli olan kırmızının hangi tonunu kullandığınız. Bununla ilgili detaylı bir yazı yazıp daha sonra sizlerle paylaşacağım.



Öncelikle mükemmel kırmızı dudaklara sahip olmak için nelere ihtiyacımız var bir sıralayalım:
Dudak peelingi – Dudak Balm’ı – Kırmızı Dudak Kalemi – Kırmızı Lipstick

Burada spesifik markalar vermeyeceğim. Çünkü tüm adımları doğru uygularsanız, hangi ürünü kullanduğınız sonucu pek değiştirmez, sadece kalitesine bağlı olarak kalıcılığını parlaklığı vs. değiştirir. Bu yüzden marka seçimlerini genel olarak size bırakmakla beraber, kendi tercih ettiklerimi size belirteceğim.

Adım adım başlayalım.

ADIM 1
Önce dudağımızdaki ölü ve kurumuş derilerden kurtulmak için dudak peelingimizi kullanalım. Ben lush cosmetics in peeling ürünlerini kullanıyordum ancak bu marka Türkiye pazarından çekildiği için şu anda ürünlerini bulmak oldukça zor, bunun yerine alternatif olarak Body Shop peeling ürünlerini kullanabilirsiniz. Peelingi uygularkan dairesel harketlerle masaj yapmaya ve en az 1-2 dakika boyunca masaja devam etmeye dikkat etmeniz gerekir.

ADIM 2
Bu adımda ölü derilerden arınan cildimize kaybettiği nemi yeniden kazandırmamız gerek. Bu yüzden favori dudak bakım balm ınızı ya da nemlendiricinizi uygulayın. Benim tercihim L’occatine markası. Bugüne kadar daha iyisini denemedim. Ürünü incelemek için lütfen tıklayın. 

Bu adımda yapılan en büyük hata, dudaklarınız nemlendiriciyi emmeden bir sonraki adıma geçmek oluyor. Lütfen nemlendiricinizi uyguladıktan sonra en az 5 dakika (aslında cilt iyice emene kadar) bekleyin. Ve bu süre sonunda dudağınzdaki artık nemlendirici varsa lütfen bir peçete yardımıyla temizleyin.

ADIM 3
Sıra dudaklarımızı kalem yardımıyla çerçevelemeye geldi. Rujumuzun rengine uygun dudak kalemimizle dikkatlice, dudak kenarlarını taşırmadan çiziyoruz. Ben bu işlem için flormarın dudak kalemlerini kullanıyorum, fiyatları oldukça uygun ve kalıcı.

ADIM 4
Şimdi rujunuzu rahatça uygulayabilirsiniz. Kalemle çerçevelediğiniz dudaklarınızı taşırmadan içini doldurun.Rujunuzu fazla hafif yada çok bastırarak uygulamayın. Önce enine sonra dikine dokunuşlarla işlemi tamamlayın ve süper kırmızı dudaklarınız hazır...

ADIM 5 – Bonus Adım J
Eğer rujunuzun hem yoğunluğunu hem de kalıcılığını arttırmak istiyorsanız, Adım 4’ten sonra evde var olan pudranızı, pudra süngeri yardımıyla hafif hafif dudaklarınız iç kısmına uygulayın ve ondan sonra tekrar adım 4 ü tekrarlayın. Böylece dudaklarınınz daha pürüzsüz olacak ve rujunuz en az 2 saat daha fazla kalacaktır.

Ve kırmızı dudaklarınızla hazırsınız.

Kırmızdan vazgeçmeyin...


Keyifli günler...

Eylül 2015 Favorilerim


Bu ay için favori ürünlerimi sıralamak istiyorum.

Öncelikle Eylül ayı yazdan sonbahara doğru bir geçiş ayı olduğu için bu ayki favorilerim genelde nemlendiriciler.

Vücudumuzda havaların değişmeye başlamasıyla değişimler olur. Nem dengesini kaybeden vücudun bu dönemde extra bolca nemlendirilmeye ihtiyacı vardır.

Eminim sizlerde bu ay içinde ellerinizin kuruduğunu hissettiniz. Ellerimiz için 2 favori el kremim var. İlki Body Shop Absinthe Purifying Hand Cream. Gerçekten ellerde uzun süreli nem sağlıyor, yağsız formülü cilt tarafından anında emiliyor. Fiyatı 27,90 TL.

Body Shop Absinthe Purifying Hand Cream




İkincisi ise yılların markası Vaselin’den. Vaselin Intensive Rescue. Çok kuru ciltler için tasarlanmış bu el kremini tüm kış boyunca rahatlıkla kullanabilirsiniz. Fiyatı 8,90 TL.

Vaselin Intensive Rescue
Vaselin Intensive Rescue

Yine nemlendiricilerden devam edecek olursak, yine çatlamaktan bıkmayan dudaklarımıza gelelim. Bugüne kadar onlarca farklı ürün kullandım ve içlerinden ilk sıraya oturan tek bir ürün var. O da Neutrogena Dudak Nemlendiricisi. Hiçbir markanın dudak nemlendiricisine bu ürünü değişmem. Piyasa fiyatı 10 TL civarındadır. Kışa girmeden mutlaka edinin.


Neutrogena Dudak Nemlendiricisi
Neutrogena Dudak Nemlendiricisi

Son olarak da eylül ayında yazın sürdüğüm rengarenk, canlı, fosforlu ojelere veda ettim ve daha pastel ve koyu renk ojelere doğru geçiş yaptım. Bunların  içinden en severek sürdüğüm renk ise Pastel 103 oje oldu.

pastel 103
Pastel 103


Eylül favorilerim bunlar.

Bir sonraki ay yeni favorilerimde görüşmek üzere.

Keyifli günler.



L'oreal Infallible Fondöten İnceleme

Makyaj hepimizin vazgeçemediği, hemen hemen hergün uygulamamıza rağmen soru işaretlerin bitmediği bir uğraş.

Benim için makyajın en önemli yapı taşı fondötendir. Eğer kendinize uygun bir fondöten bulmuşsanız makyaja 1-0 değil bence 2-0 önde başlamışsınızdır. Ve yine eğer iyi bir fondöten uygulamamışsanız, üzerine ne uygularsanız uygulayın iyi durmayacaktır.

Bu düşüncelerimden dolayı piyasada çok sayıda fondöten denedim ve benim için iyi ya da kötü olanları ayırt ettim.
Sizlere de zaman zaman bu iyi bulduklarımdan ve kötü bulduklarımdan, nedenleriyle birlikte bahsediyor olacağım. 

Bugün için  L’OREAL INFALLIBLE dan bahsedeceğim.




L’OREAL INFALLIBLE

Üründen bahsetmeden önce, bu fondötenin benim en iyi listemde ilk 3’te olduğunu söylemek isterim. Özellikle fiyat-performans analiziyle yola çıkacak olursak, ürün oldukça başarılı. 

Fondötenleri ve özelliklerini anlatırken 5 ana başlık altında inceleme yapcağım.

Başlayalım o zaman...

RENK – Fondöten renk skalasından daha önemli olan şey, şişedeki rengin cildinizle uyum sağlamasıdır. Bu ürün içindeki renk pigmentleri sayesinde cildinizin rengiyle mükemmel uyum sağlıyor. Bu yüzden yüzünüzde maske gibi durmuyor.

KAPATICILIK – Eğer çok problemli bir cildiniz varsa, kapatıcılık olarak bu fondöten size yeterli gelmeyebilir. Kabarık sivilcelerinizi ya da yoğun kırmızılıklarınızı tek başına kapatmayacaktır ne yazikki. Bunun için mutlaka öncesinde bir kapatıcı ürün kullanmanız gerekir. Ancak ufak siyah nokta ve sivilceleriniz, yada renk farklılıklarınız için oldukça yeterli bir ürün.

FORMULASYON – Bu üründe en sevdiğim özellik formülü ve yapısı oldu. Sürmesi ve uygulaması çok kolay. Cilt tarafından harika emiliyor. Ciltte kalın bir tabaka olarak asla kalmıyor. Ciltte yağlanma veya parlamaya sebep olmuyor. Ve sürdükten sonra çabucak kuruyor.

FİYAT –  Fiyat-performans ilişkisine baktığımızda ise ürün gayet başarılı. Piyasada bu ürünü 37-45 TL arasında bulabilirsiniz. Bu fiyata alabileceğiniz diğer markaların ürünleriyle kıyaslandığında L’OREAL INFALLIBLE bir iki adım önde gidiyor. Dilerseniz buradan satın alabilirsiniz ya da inceleyebilirsiniz.

SPF – 15 SPF güneş koruma faktörü olması da cildinizi güneşin zararlı etkilerinden korumaya yeterli olacaktırç

Şişenin üzerinde 16 saate kadar dayanıklı olduğu yazıyor. Bunun abartıldığını düşünüyorum açıkçası. Benim deneyimlerime göre bu ürün normal bir havada max. 10 saate kadar dayanıyor. Sıcak ve nemli havalarda ise 6-8 saat arası kalıcılık gösteriyor. Bu yinede benim için yeterli ve güzel bir sonuç.

Fondöten incelemelerine devam ediyor olacağım. Yağlı ve problemli ciltler için yazmış olduğım fondöten tavsiyeleri yazım için lütfen tıklayın.

Takipte kalın...

Keyifli günler...

Cilt Lekeleriyle Savaş 3 – Dermalogica C-12 Pure Bright Serum


Bugünkü yazımda daha inatçı cilt lekeleriyle savaşıyoruz...

Yıllardır cildinizde yer edinen, rengi koyu olan ve açılmak bilmeyen, naptıysanız vedalaşamadığınız lekelerinizden kurtulmaya hazırsanız başlayabiliriz.

Bu uğurda onlarca ürün eskitmiş ve denemiş biri olarak size benim best of ürünümü söylemek istiyorum. Dermalogica C-12 Pure Bright Serum.



Önce biraz dermalogicadan bahsetmek istiyiorum. Eminim aranızda bu markayı çok iyi tanıyanlar vardır.. Tabii sadece adını duyanlar ya da hiç duymayanlar da vardır. 

Bu markanın benim için yeri ve önemi ayrı. Yaklaşık 7 yıldır  değişik ürünlerini kullanıyorum. Memnun kalmadığım tek bir ürünü bile yok, her zaman beklediğimden bile daha fazlasını verdi bu marka. Bunun altında yatan birkaç sebep var, bu yüzden kısaca hemen birkaç bilgi vermek istiyorum.

                  - Dermalogica ABD’de 1986 yılında kuruluyor. Bu yüzden oldukça köklü ve alanında kendini ispatlamış bir firma.
·                         -  Tüm üretimlerini ABD’de gerçekleştiriyorlar. (Diğer bazı markalar gibi asyada üretim yapılmıyor)
·                        -     Hiçbir zaman hayvanlar üzerinde deney yapmıyorlar.
·                        -      Her türlü cilt tipine ve problemine karşı çözümleri mevcut.
·                        -    Tedaviniz için bakım seti almak zorunda değilsiniz.(Yıkama                 jeli+tonik+nemlendirici+maske+...).   Birçok marka ürün satmak için bu setleri yapıyor ve tedavinizin ancak tüm seti kullanarak sonuçlanacağını söyleyerek aslında ihtiyacınız olmayan pek çok ürün satıyor size ama dermalogicadan sonuca odaklı tek bir ürünü alıp çıkabilir ve sonuç alabilirsiniz.

Gelelim lekelerimizi iyileştirecek mucize ürünümüze... Dermalogica C-12 Pure Bright Serum.




Ürün gerçekten anlatıldığı gibi mucize bir ürün. Piyasada 400 TL ve civarında satılmaktadır. Fiyat gözünüzü korkutmasın çünkü ürün 1 yıl kadar kullanılabilir. Serum formunda olduğu için çok küçük miktarlarda kullanılmaktadır. Yılda 2-3 ürün alıp denemeniz ya da kullanmanız size daha pahalıya patlayacaktır.




Bu ürünü gözüm kapalı tüm yakınlarıma ve sevdiklerime tavsiye ettim.
Muhteşem geri dönüşler aldığım için burada gönül rahatlığı ile paylaşıyorum.







Lütfen sizde geri bildirimlerinizi veya görüşlerinizi benimle paylaşın...


Güzel günler dilerim...

Cilt Lekeleriyle Savaş 2 – En Etkili Bitkisel Çözümler


Cilt lekeleri hakkındaki bir önceki yazımda, lekelerle tanışmış, neden oluştuklarına dair bilgiler vermiş ve oluşmalarını nasıl önleyebileceğimiz hakkında birkaç ipucundan bahsetmiştik. Güneş koruyucuların önemini tekrar tekrar vurgulamıştık. Daha fazlası için tıklayın.

Bugün ise cildimizde oluşmuş olan cilt lekerine doğal çözümler arayacağız.

Öncelikle bilmeniz gereken şey; doğal yollarla ve bitkisel çözümlerle malesef ki var olan lekelerimizi tamamen yok edemiyoruz.

Ancak koyu renkli olan lekelerin rengini oldukça açabilir, yeni oluşmaya başlamış olanları ise daha başından engelleyerek büyümelerini önleyebiliriz.


İnternette bununla ilgili bolca maskeye ve tarife rastlayabilirsiniz. Ben size bunlardan denediğimi ve en beğendiğmi sunacağım. Sonuç almadığım diğer tariflerden ise biraz bahsederek tercihi size bırakacağım.

Tarifimiz için malzemeler şu şekilde...
1 çay kaşığı karbonat
3 damla limon suyu
1 kaşık yoğurt
1 çay kaşığı zeytin yağı

Malzemelerin hepsini bir kaba koyarak birbirlerine geçtiğinden emin olana kadar karıştırın. Bu karışımı göz ve dudak bölgenize değmeyecek şekilde yüzünüze sürün. Kuruyana kadar bekleyin. Kuruduktan sonra 10 dakika daha bekldikten sonra, elinizle ovalayarak ve ardından soğuk su ile durulayarak temizleyin. Lekelerin sıklığına ve koyuluğuna göre haftada 1 veya 2 kere uygulayabilirsiniz. 
Oldukça kuvvetli bir maske olduğu için haftada 2 kereden fazla yapmanız cildinizi tahrip edebilir.

Bu maskeyi haftada 2 kez 1 ay boyunca denedim ve sonuçları gerçekten gözle görünür biçimde açıktı. Ancak lekeler zamanla açıldığı için ve gözümüz alıştığı için bunu farkedemiyor olabilirsiniz.
Bu sebeple birkaç lekenizin uygulamaya başlamadan önce gün ışığında resmini çekmenizi tavsiye ediyorum. 1 ay sonra yine aynı lekelerin aynı ışıkla resmini çektiğinizde farkı açık olarak görebilirsiniz.

Bunun dışında yine internetten bulduğum, denediğim ve sonuç alamadığım 3 ayrı maske daha var. Maskeleri tek tek paylaşmayacağım ancak bu 3 maskenin temel içerdiği maddelerden bahsedeceğim. 1 tanesi gül suyu, 1 tanesi sirke ve 1 tanesi de salatalık içerikliydi. Bunları da uzun süreler denedim ve hiçbir sonuç alamadım ne yazik ki.

Bir sonraki yazımda doğal yollarla çözüm alınamayan lekeler için bazı derma-kozmetik ürünlerden ve diğer çözümlerden bahsediyor olacağım.

Keyifli günler...




Cilt Lekeleriyle Savaş 1

Güneşin zararlı etkileri, küresel ısınmayla beraber gittikçe artarken, cildimiz üzerindeki olumsuzlukları da bizlerin canını sıkmaya başladı.

Cilt lekerinizden şikayetçiyseniz öncelikle şunu söylemeliyim ki yalnız değilsiniz. Günümüzde artık her 3 kadından 1'i cilt lekeleriyle savaş vermekte. Özellikle 30 ve üzeri yaş grubuna geldiğimizde bu oran her 3 kişiden 2 kişiye kadar yükselmektedir.

Kozmetik dünyasında neredeyse çözümsüz bir mesele yoktur. Ancak bilmemiz gereken şey bazı cilt problemleri daha kolay çözümlenirken bazı cilt problemleri ise sabırlı ve istikrarlı bir bekleyiş gerektirebilir. Cilt lekeleri de bunlardan biri.

Yapmanız gerekenleri düzenli olarak yaptığınız taktirde şikayetleriniz ya tamamen yok olacak ya da yok denecek kadar az sayıya inecektir. Buna emin olabilirsiniz.



Cilt lekeleri derin ve birçok farklı sebepten oluşabileceği için bunu tek bir yazıda anlatmak oldukça zor ve faydasız olacaktır. Bu yüzden cilt lekeriyle ilgili bir dizi yazı yazmaya ve adım adım bu problemi anlamaya, anlatmaya ve çözmeye çalışacağız.

İlk yazımızda biraz cilt lekerinin basitçe nasıl oluştuğu, leke çeşitlerini, önlemek için neler yapılabileceğinden bahsedeceğim.

Lekeler, cildimizdeki melanosit hücrelerinin salgılamış olduğu melanin adlı pigmentin cildimizde birikmesi sonucunda oluşur. Belli başlı sebepleri şunlardır; Uzun süre boyunca güneşe maruz kalmak ya da güneşlenmek, genetik yatkınlık, kullanılan bazı kimyasal maddeler ya da ilaçlar, hamilelik, kullanılan hormonal tabletler, doğumsal faktörler, yanlış cilt bakımı uygulamaları, akne, stres, yaşlılık ve menapoz.

Sebepleri farklı farklı olduğundan, sonucunda ortaya çıkan lekeler ve tedavi yöntemleri de farklı farklıdır.  Farklı sebeplerle oluşan leke çeşitlerini de özet olarak şu şekilde sıralayabiliriz;

  1.     ..   Güneşe bağlı oluşan cilt lekeleri
  2.        Melazma (klozma, hamilelik maskesi)
  3.            Fotoalerjik reaksiyonlar
  4.           Solar lentigo (yaşlılık lekeleri)
  5.          Yara iyileşmeleri sonrasında oluşan lekeler
  6.           Çiller



Çeşitler ne sebeple olursa olsun, temelde unutmamamız ve bilmemiz gereken en önemli faktör güneştir. Sebebi yada oluşumu neye bağlı olursa olsun, lekeyi tetikleyen, büyüten ya da iyileşmesini geciktiren tek şey de yine güneştir. 
Bu yüzden yazı serisine daha derin bilgilerle devam etmeden önce öğrenemeniz gerekn şey, yüzünüzü (şikayetiniz olmasa da mutlaka!) ve vücudunuzda lekelerden şikayet ettiğiz her bölgenizi YAZ-KIŞ mutlak surette güçlü bir anti UVA-UVB içeren bir güneş koruyucuyla korumak.

İnanın bu hepimizin bildiği ancak çok azımızın uyguladığı bu kaide lekelerle savaşta çok ama çok büyük bir adımdır. Eğer bunu alışkanlık haline getirebilirsek bundan 1 yıl sonra çıkabilecek bir lekeyi bugünden çoktan önlemiş olursnuz. Ya da var olan lekelerinizin cildinize daha da yerleşmesini ya da koyulaşmasını önlemiş olursunuz.

Aşağıdaki resme bakıp sonra altındaki kısa açıklamayı okuyun lütfen... Biraz da netleşebilir durum sizin için...





Amerika da yapılan bir deneyde 20 yıllık bir süreçte, tek yumurta ikizleri incelenmiştir. Genetik faktörleri aynı olan ikizlerden bir tanesi 20 yıl boyunca güneş kremi ile yüzünü korurken diğeri hiçbir koruma kremi kullanmamıştır. Resimde 61 yaşında olan ikizlerin ciltlerinin arasındaki fark inanılmaz. Ve bu sadece güneş kremi kullanıp kullanmama ile alakalıdır!

Bu yüzden lütfen bu alışkanlığı önemseyip önemsememeyi bir kez daha düşünün.

Bir sonraki yazıda çeşitli kremler ve tedavileri yazıyor olacağım.

Sevgiler...




En İyi Lazer Epilasyon Aletleri – Kullanıcı Yorumları

Merhabalar,

Herkese iyi haftalar dilemekle beraber, şunu gördüm ki artık  güzellik, kozmetik vs. Bloglarda okuyucular hemen sadede gelmemizi istiyorlar. Aslında bu konuda da kendilerine hak veriyorum çünkü o kadar çok blog yazarı ve o kadar çok araştırılacak yer varki, biz bloggerların gereksiz muhabbetleri artık büyük bir kesim için sevimli olmaktan çıktı ve laf kalabalığı olmaya başladı J

Bu yüzden bugünden itibaren artk az laf kalabalığı çok iş blog yazılarımla devam ediyor olacağım dedikten sonra konuya girelim.


Çağımızın kurtarıcısı lazer epilasyon. Hayatımıza getirdiği pratiklik ve kolaylık tarif edilemeyecek kadar büyük. Bunu lazer epilasyon yaptırıp sonuç almaya başlanılmasından itibaren herkes söyleyecektir.

Ancak bir de şansız olarak yanlış aletler ya da yanlış yerlerde lazere başlayıp lanet edenler var...

Siz de onlardan biri olmak istemiyorsanız buyrun başlayalım...

Kural 1: Lazer epilasyonda en iyi cihaz diye bir şey yoktur. Cilt tipine ve kıl yapınıza en uygun cihaz vardır. Bu yüzden mutlaka birden fazla cihazi olan ve herkese aynı lazer aletini kullanmayan merkezleri tercih ediniz.

Kural 2: Cihazın yeni ya da en son teknoloji olması önemli değildir, önemli olan bakımlarının düzenli yapılıyor olmasıdır. Yani 1 yıl önce alınan bir epilasyon aletinin sık sık bakımı yapılmıyorsa, bunun hiçbir önemi yoktur. 3 yıl önce alınan ancak bakımı düzenli yapılan, ampülleri düzenli değiştirilen bir cihaz çok daha verimlidir. Epilasyon merkezleri arasında fiyat farkları da bu bakımları düzenli yaptırıp yaptırmadıklarına göre değişir. Lütfen ucuza bulduğunuz merkezleri gitmeden önce araştırın ya da gittiğinizde bakım yapıldığına dair belglerini görmeyi isteyin. Şakaya gelmeyecek kadar ciddi bir konu bu unutmayın, cildinizde geri dönüşü olmayacak yanıklar oluşabilir.
 
Kural 3: İlk seanstan sonra mükemmel sonuçlar beklemeyin, genelde 3. Seanstan sonra tam anlamıyları sonuçları görmeye başlayacaksınız.

Kural 4: Lazer epilasyonu uygulayanlar genelde güzellik uzmanları oluyor. Ancak gittiğiniz merkezde en az bir doktor olmasına ve başlamadan önce bu doktorla mutlaka görüşmenizde fayda var.

Kural 5: Aklınızda hiçbir soru işareti kalmamalı. Bu yüzden başlamadan mutlaka bu soruları uzman birine sorun ve cevaplarından tatmin olana kadar da işleme başlamayın.

Kural 6: Artık yaz aylarında bile uygulanan epilasyon cihazlarıyla her mevsim güvenilir biçimde işlemler yapılabiliyor ancak epilasyona başlamak için en uygun mevsim sonbahardır.

Kural 7: En çok merak edilen soru ne kadar acı vermesiyle ilgili oluyor. Acı eşiği kişiden kişiye değiştiği için bunu tespit edebilmek çok zor. Bana sorarsanız çok fazla acı vermediğini söyleyebilirim. Ancak çok canı yanan tanıdıklarım bile buna değdiğini söylüyorlar... Bir ömür kıl tüy ağda vs. Uğraşmaktansa bu acıyı 5-6 seans çekip tamamen kurtulmak mükemmel bir opsiyon.

Aklınıza takılan tüm diğer sorularınızı yorumlarınızda sorabilirsiniz...

Keyifli günler.



Cildinizi Nemlendirin Kiehl's Ultra Facial Cream

Kış yaklaşırken cildimizi ve dudaklarımızı bir kuruma telaşı sarar.

Her kış bu kuruluk ve çatlaklara sert bir mücadeleye gireriz. Bu mücadelede en büyük destekçilerimiz tabii ki kozmetik ürünler.

Son yıllarda tüm uzmanların ve doktorların sölediği gibi ciltteki tüm kötülüklerin anası nemsizlik. Kırışıklık, kuruma, dökülme, pullanma, hatta sivilce ve fazla yağlanmanın sebebi bile yeteri kadar nemlendirilmeyen cilttir. Bu yüzden bu kış başlamadan silahlarımızı kuşanalım istedim.

Uzun zamandır uzaktan takip ettiğim ve kullanan arkadaşlarımdan aldığım tavsiyelerle Kiehl’s ürünlerine karşı bir sempatim gelişti. Bu yüzden bugün tanıtacağım ürün Kiehl's Ultra Facial Cream.
Kiehl's Ultra Facial Krem
Kiehl's Ultra Facial Cream



Ben bir ürünü incelemeden ya da karar vermeden önce ilk yaptığım iş üretici firmayı araştırmak olur. Bu yüzden sizlere de önce Kiehl’s hakkında kısa bir bilgilendirme geçeyim...










Daha detaylı bilgi için buraya tıklayıp, markanın kendi sitesini özgürce inceleyebilirsiniz.

Gelelim ürünümüze...

Kiehl's Ultra Facial Cream :

Özellikle kış aylarında kullanabileceğiniz iyi ürünlerden bir tanesi. Uzun süreli nemlendirme özelliği var. Sabah ve akşam kullandım. Yüzüm yumuşacık oldu. Ayrıca sivilcelenme de yapmadı.Özellikle kışın cildim extra nemlendirilme istiyor sanki susuz kalmış gibi. Fazla gerilip kuruyor ve zaman zaman acıyor kuruluktan Kiehl's markasının bu kremi çok iyi geldi. Azıcık ürün tüm yüzü nemlendirmeye yetiyor.




Eğer cildim yağllı yada yağlanmaya müsait diyorsanız aynı ürününün yağlı ciltler için olanı da mevcut. Fiyat ya da içerik olarak farkları yok sadece bu ürün ciltte eksta yağlanma ya da parlama yapmıyor. Resmi ve detayları alt tarafta görebilirsiniz. 




Her iki ürün de ciltte hiçbir sivilce ya da siyah noktaya sebebiyet vermez. 

Ürünleri satın almak ya da daha fazla bilgi edinmek için tıklayın. Firma kargo için ekstra ücret talep etmiyor ve mağaza fiyatlarıyla tamamen aynı, ayrıca internet siparişlerinde diğer ürünlerinden 1 ya da 2 adet tester ürün de gönderiyorlar.

Keyifli alışverişler...






2015 Sonbahar Trendleri

2015 yaz sezonu biter iken , 2015 – 2016 sonbahar kış sezonu bizleri yaklaşık bir ay sonunda kapıda beklemektedir . Yaz aylarının halen tadını çıkarıyor olsak da , sonbahar sezonununda trend olan giysileri , aksesuar ve ayakkabıları da merak ile beklenmektedir . Geçtiğimiz yaz sezonunda moda olan renkler yazın cıvıltısını ve de yazın havasını yansıtmakta iken , sonbahar sezonunda da sonbaharın renkleri evimizi karşılamaya ve de neşelendirmeye devam edecektir .




2015 sonbahar modası
2015-2016 Sonbahar-Kış







Sonbahar renkleri
2015 Sonbahar

Bu sezonda sonbaharın en tutkulu renklerinden biri olan yaprak sarısı karşımıza gelmektedir . Yaprak sarısının tutkulu ve de hazin duruşu sonbaharı bizler ile birlikte karşılamaktadır . Aynı şekilde sonbaharı simgeleyen renkler , genel anlamı ile de durgun renkler olmaktadır . Bu renkler sarı , yeşil , kahverengi , krem , süt kahvesi , turuncu , bordo gibi renkler giysilerde ve de aksesuarlarda da can bularak bu sezonun en moda renkleri haline gelecektir .








Yeni sezon sonbahar trendleri arasında dolgu topuklu çizmeler , bağcıklı çizmeler de dikkat çekeceği gibi aynı zamanda da bordo rugan ayakkabılar da yeni sezon sonbahar trendleri arasında yer almaktadır . Sonbahar kış sezonunda aynı zamanda başta sarı rengi hakim olmak üzere de rengarenk yağmurluklar da bu sonbaharın trendleri arasında yer alacağa benzemektedir.



2015 Sonbahar Ayakkabı













Doğal (Natural) Makyaj Sırları


Jennifer Lopez 'den Kim Kardashian'a kadar bütün kırmızı halı ünlüleri bugünlerde doğal makyaj yapıyorlar. Özellikle bu yaz sıcağıda yoğun makyajla ne cildimizi ne de kendimizi yormaya değmez. Son günlerin modası olan naturel makyaj hakkında bilmek istediğin her şey bu yazıda...



Kendi doğal renklerini bul
Herkesin cilt tonu birbirinden farklı. Bu yüzden kendi cilt tonuna göre, hangi doğal renkleri kullanacağına karar vermelisin. Eğer solgun bir cilt rengin varsa, şeftali tonlarını veya açık pembe tonlarını tercih edebilirsin, böylece cildin daha taze ve genç görünecektir. Eğer buğday tenliysen, krem veya bej tonları cildinize daha yakışacaktır.

Makyaj Bazı
Eğer cildini, makyajdan önce temizlemezsen, yapacağın makyaj cildinde uzun süre durmayacaktır. Bu yüzden öncelikle, cildini iyice temizlemen gerekiyor. Daha sonra, makyaj bazınızı burnuna alnına, çenene ve yanaklarına uygula, böylece gözeneklerin ve çizgilerin kapanacağından, cildin çok daha taze ve genç duracaktır.

Teknik
Yüzünün ortasından başlayarak, fondöteni veya bb kremini parmaklarınla yaymaya başlayabilirsin. Tavsiye ettiğim BB kremle ilgili detaylı bilgi için buraya tıklayabilirsin. En iyi En son saç diplerine kadar ilerleyip, bu işlemi düz fondöten fırçası ile bitirmelisin. Böylece yüzünde parmak izlerin görünmemiş olur. Ayrıca cildinin parlamaması için bazı ipuçlarına ihtiyacın varsa, detaylı bilgi için tıklayabilirsin.

Daha sonra yanaklarına krem allık uygulamalısın, krem allıklar her zaman toz allığa göre daha doğal duruyor. Son olarak, transparan pudranı bütün yüzüne uygulayıp, makyajını sabitleyebilirsin.

Gözlerine şampanya rengi farla doğal bir görüntü oluşturmalısın. Yumuşak uçlu bir göz kalemi ile kirpik diplerini belirginleştirip, iki kat siyah maskaranı da sürebilirsin. Böylece gözlerinde doğal bir görüntü elde edebilirsin.

Son olarak dudak renginde bir rujla doğal tonlarındaki makyajını bitirebilirsin. Ya da hiçbir renklendirici ürün kullanmadan renksiz bir dudak parlatıcısı kullanmayı tercih edebilirsin.

Bol neşeli günler...


En basit eyeliner çekme yöntemi

Eyeliner nasıl sürülür?

Eyeliner sürmeden sokağa çıkmanın neredeyse kabul edilemez olduğu bu günlerde, çeşitli sürme teknikleri ve kafa karışıklıklarımız var. Öncelikle eyeliner süremiyorum, yamuk oluyor, iki gözüm birbirinden farklı oluyor, kuyruk yapamıyorum vs. Gibi şikayetler normal. Herkesin kolayca düzgün bir şekilde eyeliner sürdüğü düşüncesinden vazgeçin.

Ancak sürdükçe ve zaman içinde daha da kolaylaştığı bir gerçek ama hiç kimse ilk günden kalemi yada eyelinerı eline alıp kolayca uygulayamaz bunu unutmamamız gerek. Şimdi başlayalım kolay eyeliner nasıl çekilir.




Mümkünse büyüteçli ve sizi olduğunuzdan bir kaç kat büyük gösteren bir ayna kullanmanızı tavsiye ediyorum.

Yakınınızda mutlaka kulak temizleme çubukları ve makyaj temizleyicisi bulunsun çünkü ilk zamanlarda mutlaka ihtiyacınız olacaktır.

İşleme başlamadan önce gözünüzde başka herhangi bir makyaj malzemesi bulunmamalı, far, krem, kapatıcı vs. Çünkü bunlar süreceğiniz bölgenin yapısını bozar.

Likit veya kalem eyeliner kullanmıyor iseniz eyeliner fırçanız ile işlem yapmalısınız

El veya kolda bir titreme yaşayacağınızı düşünüyorsanız mutlaka oturarak çalışın ve dirseğinizi destek alabileceğiniz bir yere dayayın

El alışkanlığı kazanana kadar, tek bir düz çizgiyi çekmeye çalışmak yerine üst kirpik dibine minik dokunuşlarla ufak çizgiler yaparak çalışın. Göz ortasından başlayıp göz dış kenarına devam edin, daha sonrasında ise göz iç kısmından göz ortasına ulaşıp hattı tamamlayın. Unutmayın, ince çizgileri her zaman kalınlaştırabilirsiniz ama kalından inceye dönmek her şeye baştan başlamaya sebep olabilir.

Bu noktaları içten dışa doğru tek bir çizgi ile birleştirin. Bunu yaparken gözün iç kısmının ince, dışa doğru kalın olmasına özen gösterin.

Göz altında uygulama yapacaksanız likit eyeliner kullanımdan kaçının. Göz altlarında kalem veya far uygulamaları daha doğal sonuçlar verecektir.

Rimelinizi sürün…

Ve işte hazırsınız! Unutmayın, ne kadar çok pratik yaparsanız o kadar başarılı olursunuz.


Güzelliklerle dolu günler diliyorum…

Yağlı Ciltler için En İyi Bronzlaştırıcı Yağ

Evet yaz geldi, planlar yapıldı bizleri de bir bronzlaşma telaşı sardı.

Hepimiz biliyoruz ki bronz bir ten her zaman daha güzel durur, açık renk kıyafetlerle süper olur, bazı rahatsız edici cilt kusurlarını kapatarak daha pürüzsüz bir ten görüntüsü verir. Böylece hepimiz bronz bir tenle daha mutlu oluruz.

Ancak çalışma hayatı ya da ekonomilk sebeplerler yüzünden bir çoğumuzun tatil günler belki birkaç hafta ya da birkaç günle sınırlıdır. Bu sınırlı günde zarar görmeden güneşten en yüksek verimi alarak bronzlaşmak ise hepimizin temel hedeflerindendir...:)






Kısa bir sürede yoğun ve kalıcı bronzluk hayal edenler için, hepsi denenmiş olan 3 ürün sıralayacağım şimdi sizlere. Her ürünün kendi özelliklerine ve kullananlara göre değişebilen avantaj ve dezavantajları var. Bunları paylaşıyor olacağım, ancak vereceğim sıralama tamamen şahsıma ait olup, gerçek deneyimlerime dayanmaktadır, hadi başlayalım

              1. Garnier Intense Bronzlaştırıcı Yağ

Bugüne kadar en çok verim aldığım bronzlaştırıcı yağ bu. Çok kısa süerede kızarmadan ve haşlanmadan kahverengi bronz bir tene bu yağ ile ulaşabilirsiniz. Ben buğday tenli biri olarak 2 günde çikolata kahve rengini elde ediyorum. Daha beyaz tenliler için ise bu süre 3 günü geçmeyecektir. Kesinlikle ciltte kırmızı bir görüntü yaratmıyor.
Alırken dikkat etmeniz gereken bir unsur şişede mutlaka INTENSE yazması. Aynı yağın normal olanı da var ancak bu yoğun bronzluk veren bir yağ. Piyasa fiyatı 20-25 TL arasında değişiyor.             

Garnier Intense Bronzing
Gariner            
    

    2. Hawaiian Tropic Dark Bronzlaştırıcı

İkinci sırada son yıllardır popülerliği hızla yayılan hawaiian marka bronzlaştırıcı mevcut. Bu da hemen hemen garnierle aynı sonuçları veriyor. Ancak sevmediğim yanı vücutta kolay emilmemesi ve aşırı yağlı olması, kimi zaman ciltte ufak noktalar şeklinde sivilcelenmelere sebep oldu bende. Bu yüzden yağlı ya da sivilceye eğilimi olan ciltlere bunu kullanmalarını önermezken, kuru cilde sahip olanların bu ürünü kullanması tam isabet olabilir. Piyasa fiyatı 25-35 TL arası değişmektedir. Ancak heryerde bulamayabilirsiniz. Şimdiden almak için tıklayın.
Hawaiian Intense Bronzing Oil
Hawaiian Tropic



     3. Eda Taşpınar Yoğun Bronzlaştırıcı Yağ

Eda Taşpınar Tanning Oil
Eda Taşpınar Bronzlaştırıcı

İlk çıktığında büyük merakle ve büyük beklentilerle aldığım bir üründü. Ancak bende beklenen etkiyi yaratmadı açıkcası, önceki iki üründen çok da farkı yok klasman olarak. Ve diğer iki marka bu markaya göre daha eski ve bilindik olduğu için ancak 3. Sırayı alabidi. Yağ yapısı olarak hawaiian kadar yoğun değil, bu yüzden yağlı ciltler de dilediği gibi kullanabiliri ancak yine de yüz kısmına sürmenizi tavsiye etmem.  Eda taşpınar bronzluğuna ulaşmanız için ise tıpkı onun gibi 3 ay tatil yapıp güneşlenmeniz gerek, kısa sürede mucize bekliyorsanız bu ürün size göre değil.  Piyasa fiyatı 40-50 TL arasında değişmektedir.





Fiyat-fayda analizine göre yaptığım bir sıralamanın daha sonuna geldik. Buradan deneyimlerime ve kendi bütçenize uygunluğuna göre dilediğiniz ürünü seçebilirsiniz.

Şimdiden iyi tatiller, çikolata tadında bronzluklar dilerimmm.. xoxo....


Bavul Hazırlamanın Püf Noktaları


Yaz ayı tatil ayıdır. Yaz aylarına girdiğimiz şu günlerde hepimizi tatil heyecanı sarmış durumda. Hayaller kuruluyor, araştırmalar alışveriler planlar yapılıyor derken bir bakmışsınız tatil kapınıza gelmiş.

Sonra tabiki tatil için hazırlanma telaşı sarıyor dört bir tarafımızı. Bavul hazırlamanın püf noktalarını bilmiyorsanız eğer bu olay çoğu zaman işkenceye dönebiliyor. Gardırobunuzun karşısında geçtiğiniz zaman karar veremiyor ve bütün kıyafetlerinizi tatilde yanınızda taşımak istiyorsunuz değil mi? Sonra bir bakmışsınız 1 haftalık tatile 1 aylık yetecek kadar giyecek dolmuş bavulda. 1 bavul 2 bavul 1 çanta 1 el bagajı derken, iş tamamen çığrından çıkıyor.

bavul nasıl hazırlanır
Bavul hazırlarken nelere dikkat etmeliyiz?
Bu durumda hem yanımıza optimum düzeyde ihtiyaçlarımızı karşılayacak giyecek almak hem de tek bavulla gitmek isteyenlere şimdi tatil için bavul hazırlamanın püf noktalarını sıralıyor olacağım. İşte başlıyoruz.
  • Öncelikle ilk işimiz daima bir liste hazırlamak olmalıdır. Liste hem giderken hem de dönerken yanımıza almamız ve unutmamamız gereken şeyleri bize hatırlatacaktır. Listeyi yapmaya en az bir hafta öncesinden başlarsanız çok iyi olur. Bu süre içinde aklınıza geldikçe listenize yeni şeyler ekleyebilirsiniz.
  • Liste için bir kaç önemli ipucu vermem gerekirse listede yazması gereken en önemli bazı şeyler şunlar; elektronik aletlerinizin şarj aletleri, havanın serin olabilme ihtimaline karşı birkaç kalın kıyafet, tırnak kırılmaları ve diğer acil durumlar için manikür setiniz, bunlar genelde unutulan kritik eşyalar.
    İlaç çantanızı sakın unutmayın!

  •   Kıyafet seçimlerinizi yaparken mutlaka önceden deneyerek ya da bildiğiniz emin olduğunuz kombinlerden yana tercihinizi kullanarak karar verin. Eğer elbise ve tulum gibi tek parça kıyafetler kullanıyorsanız ve seviyorsanız, çoğunu bunlardan tercih edin böylece bavulda hem az yer kaplarlar hem de kombinleme derdinden sizi kurtarırlar. Ancak bunları tercih etmiyorsanız da size önerim üst kıyafetleri çoğunlukta tutup alt kıyafetlerinizi  sınırlı sayıda tutmanız olacaktır. Mesela bir mini etek aldınız yanınıza onun üstüne 3 farklı bluz yada ne dilerseniz üst bir parça alırsanız en azından 2-3 gün bunu kullanabilirsiniz. Çünkü genelde kendini gösteren ve kıyafeti gösteren şey üst parçalarımızdır.
  • Ayakkabı seçimlerinde de mutlaka daha önce kullandığımız ve rahat olan ayaklarımızı vurmayan ayakkabı tercihleri yapmalıyız çünkü tatilimiz mahfolmuş ayaklarla birden kabusa dönebilir. Eğer yeni bir ayakkabı aldıysak da mutlaka evde bile olsa denemeli ve kullanmalıyız.
  •  Bunun dışında yanımıza almayı unutmamamız gereken diğer önemli malzemeler ise kişisel bakım ürünlerimiz. Her türlü şampuan, saç kremi, cilt temizleme ve cilt bakım ürünleri, diş fırçamız, oje, aseton, güneş ve güneş  sonrası kremlerimiz vs. Orada ihtiyaç duyup duymama oranımıza göre bu listeler değiştirilebilir.
Tatilde güzelliğinize güzellik katın!
  •  Belkide en önemlisi ile önceden hazırlayacağımız ilaç çantamız. Buraya ihtiyaç duyabileceğimiz ilaçlardan bir miktar ekleyip yanımıza almalıyız. Ağrı kesiciler, soğuk algınlığı ilaçları, yanık, kesik, yara krem ve merhemleri, mide bulantısı ilaçları ilk aklıma gelenler. Siz de kendi hassasiyetlerinize göre alacağınız ilaç türlerini genişletip, değiştirebilirsiniz.

Bu görüntüler artık geride kaldı :)


İşte sizler için hazırladığım bavul hazırlamanın püf noktalarından birkaç süper öneri.
Şimdiden iyi tatiller... (:

EN DAYANIKLI OJE- EN KALICI OJE



Parfümerilerin ve kozmetik dükkanlarının her bir yanı rengarenk ojelerde dolmaya başladı bile. Kimisinin oje alırken dikkat ettiği husus renk çeşitliliği olurken kimisinin dikkat ettiği husus ise dayanıklılığı oluyor. Benim her zaman ön planda tuttuğum şey ise bir ojenin dayanıklılığı. Bu yüzden en dayanıklı ojeyi ve en dayanıklı oje markasını bulmak adına uzun süre pek çok farklı ojeler denedim.

en dayanıklı oje




Belki 15’den fazla farklı oje markasıyla ilgili farklı ve enteresan tespitlerim oldu ancak bunların hepsini burada yazmam mümkün olmadığı için sizlere bir kaç seçim yaptım.  Seçimimi yaparken dikkat ettiğim şey en çok bilinen markalar olması, herkesin her yerde kolayca bulabileceği markalar olması ve fiyat skalalarının aynı düzeyde olması. Tüm bu unsurlar bir araya geldiğinde aklımda bir sıralama oluştu ve bu sıralamayı büyük bir zevkle sizlerle paylaşıyorum.
En kötüden en iyiye doğru gidelim istiyorum.

Malesef en dayanıklı oje markası sıralamasında sonuncu sırayı Flormar alıyor. Piyasada bu kadar çok yaygın olmasına ve renk çeşitliliğin fazla olmasının yanısıra, konu dayanıklılığa gelince malesef flormar sınıfta kalıyorL Koyu renk ojeler ve kırmızı tonlar neredeyse 24 saat bile dayanmadan tırnak uçlarından sökülmeye başlıyor. Bu yüzden flormarın hiçbir serisini dayanıklılık arayanlara tavsiye etmiyorum.
Son Sırada Flormar Var


İkinci sırada ise Golden Rose var. Türkiye’de oje olarak çok tutulmasa da golden rose avrupa oje üreticileri sırlamasında ilk 3 te yer alıyor. Golden rose un farklı serileri mevcut. Bu serilerin bazıları çok dayanıklı olmalarının yanında bazıları ise hiç dayanıklı değil. Bu yüzden en dayanıklı oje markası sıralamasında ikinci sırayı yer alıyor. En başarılı serisi Golden Rose Rich Colour serisi iken en dayanıksız serisi ise GR Wow! Nail Color serisi.

en dayanıklı oje
ikinci sırada GR Rich Color


 En dayanıklı oje listemizde ilk sırayı ise Pastel alıyor. Pastel gerçekten en çabuk yıpranan koyu renk ojelerde bile 3-4 gün süren kalıcılığı ile göz dolduruyor. Yoğun bir kıvamı var ancak buna rağmen sürmesi ve uygulaması oldukça kolay. Üstelik çoğu renkte daha ilk katında istediğiniz rengi elde edebiliyorsunuz. Benim genelde tercihim ilk katı sürüp onu 24 saat kullanmak ve ardından ikinci gün ikinci katı uygulamak. Böylelikle kalıcılığını 5 güne kadar uzatabiliyorsunuz. En kalıcı oje pastel diyorumJ fiyatları ise flormardan yanlızca 1,5 – 2 TL kadar kadar fazla, golden rose ürünlerinden de maximum  1 TL kadar fazla. Ancak buna fazlasıyla değer.


en dayanıklı oje
En Dayanıklı Ojemiz Pastel


Eğer daha farklı bir klasmanda bir oje tercihiniz var ise o zaman da tek kelimeyle Sally Hansen diyorum. Sally ürünleride gerçekten kalıcığı ile göz dolduruyor. Ancak renk skalası o kadar geniş değil. Bu yüzden temel renkleri bu markadan diğer ara renkleri de Pastel den tercih edebilirsiniz. Sally Hansen oje fiyatları ise 15-20 TL arasında değişiyor.

Tecrübelerime dayanarak seçeneklerimi belirledim. Tercih sizlerin.

Peki sizlerin en beğendiği oje markası hangisi?


Yorumlarınızı bekliyorum...
Blogger tarafından desteklenmektedir.