Eylül 2015 Favorilerim


Bu ay için favori ürünlerimi sıralamak istiyorum.

Öncelikle Eylül ayı yazdan sonbahara doğru bir geçiş ayı olduğu için bu ayki favorilerim genelde nemlendiriciler.

Vücudumuzda havaların değişmeye başlamasıyla değişimler olur. Nem dengesini kaybeden vücudun bu dönemde extra bolca nemlendirilmeye ihtiyacı vardır.

Eminim sizlerde bu ay içinde ellerinizin kuruduğunu hissettiniz. Ellerimiz için 2 favori el kremim var. İlki Body Shop Absinthe Purifying Hand Cream. Gerçekten ellerde uzun süreli nem sağlıyor, yağsız formülü cilt tarafından anında emiliyor. Fiyatı 27,90 TL.

Body Shop Absinthe Purifying Hand Cream




İkincisi ise yılların markası Vaselin’den. Vaselin Intensive Rescue. Çok kuru ciltler için tasarlanmış bu el kremini tüm kış boyunca rahatlıkla kullanabilirsiniz. Fiyatı 8,90 TL.

Vaselin Intensive Rescue
Vaselin Intensive Rescue

Yine nemlendiricilerden devam edecek olursak, yine çatlamaktan bıkmayan dudaklarımıza gelelim. Bugüne kadar onlarca farklı ürün kullandım ve içlerinden ilk sıraya oturan tek bir ürün var. O da Neutrogena Dudak Nemlendiricisi. Hiçbir markanın dudak nemlendiricisine bu ürünü değişmem. Piyasa fiyatı 10 TL civarındadır. Kışa girmeden mutlaka edinin.


Neutrogena Dudak Nemlendiricisi
Neutrogena Dudak Nemlendiricisi

Son olarak da eylül ayında yazın sürdüğüm rengarenk, canlı, fosforlu ojelere veda ettim ve daha pastel ve koyu renk ojelere doğru geçiş yaptım. Bunların  içinden en severek sürdüğüm renk ise Pastel 103 oje oldu.

pastel 103
Pastel 103


Eylül favorilerim bunlar.

Bir sonraki ay yeni favorilerimde görüşmek üzere.

Keyifli günler.



L'oreal Infallible Fondöten İnceleme

Makyaj hepimizin vazgeçemediği, hemen hemen hergün uygulamamıza rağmen soru işaretlerin bitmediği bir uğraş.

Benim için makyajın en önemli yapı taşı fondötendir. Eğer kendinize uygun bir fondöten bulmuşsanız makyaja 1-0 değil bence 2-0 önde başlamışsınızdır. Ve yine eğer iyi bir fondöten uygulamamışsanız, üzerine ne uygularsanız uygulayın iyi durmayacaktır.

Bu düşüncelerimden dolayı piyasada çok sayıda fondöten denedim ve benim için iyi ya da kötü olanları ayırt ettim.
Sizlere de zaman zaman bu iyi bulduklarımdan ve kötü bulduklarımdan, nedenleriyle birlikte bahsediyor olacağım. 

Bugün için  L’OREAL INFALLIBLE dan bahsedeceğim.




L’OREAL INFALLIBLE

Üründen bahsetmeden önce, bu fondötenin benim en iyi listemde ilk 3’te olduğunu söylemek isterim. Özellikle fiyat-performans analiziyle yola çıkacak olursak, ürün oldukça başarılı. 

Fondötenleri ve özelliklerini anlatırken 5 ana başlık altında inceleme yapcağım.

Başlayalım o zaman...

RENK – Fondöten renk skalasından daha önemli olan şey, şişedeki rengin cildinizle uyum sağlamasıdır. Bu ürün içindeki renk pigmentleri sayesinde cildinizin rengiyle mükemmel uyum sağlıyor. Bu yüzden yüzünüzde maske gibi durmuyor.

KAPATICILIK – Eğer çok problemli bir cildiniz varsa, kapatıcılık olarak bu fondöten size yeterli gelmeyebilir. Kabarık sivilcelerinizi ya da yoğun kırmızılıklarınızı tek başına kapatmayacaktır ne yazikki. Bunun için mutlaka öncesinde bir kapatıcı ürün kullanmanız gerekir. Ancak ufak siyah nokta ve sivilceleriniz, yada renk farklılıklarınız için oldukça yeterli bir ürün.

FORMULASYON – Bu üründe en sevdiğim özellik formülü ve yapısı oldu. Sürmesi ve uygulaması çok kolay. Cilt tarafından harika emiliyor. Ciltte kalın bir tabaka olarak asla kalmıyor. Ciltte yağlanma veya parlamaya sebep olmuyor. Ve sürdükten sonra çabucak kuruyor.

FİYAT –  Fiyat-performans ilişkisine baktığımızda ise ürün gayet başarılı. Piyasada bu ürünü 37-45 TL arasında bulabilirsiniz. Bu fiyata alabileceğiniz diğer markaların ürünleriyle kıyaslandığında L’OREAL INFALLIBLE bir iki adım önde gidiyor. Dilerseniz buradan satın alabilirsiniz ya da inceleyebilirsiniz.

SPF – 15 SPF güneş koruma faktörü olması da cildinizi güneşin zararlı etkilerinden korumaya yeterli olacaktırç

Şişenin üzerinde 16 saate kadar dayanıklı olduğu yazıyor. Bunun abartıldığını düşünüyorum açıkçası. Benim deneyimlerime göre bu ürün normal bir havada max. 10 saate kadar dayanıyor. Sıcak ve nemli havalarda ise 6-8 saat arası kalıcılık gösteriyor. Bu yinede benim için yeterli ve güzel bir sonuç.

Fondöten incelemelerine devam ediyor olacağım. Yağlı ve problemli ciltler için yazmış olduğım fondöten tavsiyeleri yazım için lütfen tıklayın.

Takipte kalın...

Keyifli günler...

Cilt Lekeleriyle Savaş 3 – Dermalogica C-12 Pure Bright Serum


Bugünkü yazımda daha inatçı cilt lekeleriyle savaşıyoruz...

Yıllardır cildinizde yer edinen, rengi koyu olan ve açılmak bilmeyen, naptıysanız vedalaşamadığınız lekelerinizden kurtulmaya hazırsanız başlayabiliriz.

Bu uğurda onlarca ürün eskitmiş ve denemiş biri olarak size benim best of ürünümü söylemek istiyorum. Dermalogica C-12 Pure Bright Serum.



Önce biraz dermalogicadan bahsetmek istiyiorum. Eminim aranızda bu markayı çok iyi tanıyanlar vardır.. Tabii sadece adını duyanlar ya da hiç duymayanlar da vardır. 

Bu markanın benim için yeri ve önemi ayrı. Yaklaşık 7 yıldır  değişik ürünlerini kullanıyorum. Memnun kalmadığım tek bir ürünü bile yok, her zaman beklediğimden bile daha fazlasını verdi bu marka. Bunun altında yatan birkaç sebep var, bu yüzden kısaca hemen birkaç bilgi vermek istiyorum.

                  - Dermalogica ABD’de 1986 yılında kuruluyor. Bu yüzden oldukça köklü ve alanında kendini ispatlamış bir firma.
·                         -  Tüm üretimlerini ABD’de gerçekleştiriyorlar. (Diğer bazı markalar gibi asyada üretim yapılmıyor)
·                        -     Hiçbir zaman hayvanlar üzerinde deney yapmıyorlar.
·                        -      Her türlü cilt tipine ve problemine karşı çözümleri mevcut.
·                        -    Tedaviniz için bakım seti almak zorunda değilsiniz.(Yıkama                 jeli+tonik+nemlendirici+maske+...).   Birçok marka ürün satmak için bu setleri yapıyor ve tedavinizin ancak tüm seti kullanarak sonuçlanacağını söyleyerek aslında ihtiyacınız olmayan pek çok ürün satıyor size ama dermalogicadan sonuca odaklı tek bir ürünü alıp çıkabilir ve sonuç alabilirsiniz.

Gelelim lekelerimizi iyileştirecek mucize ürünümüze... Dermalogica C-12 Pure Bright Serum.




Ürün gerçekten anlatıldığı gibi mucize bir ürün. Piyasada 400 TL ve civarında satılmaktadır. Fiyat gözünüzü korkutmasın çünkü ürün 1 yıl kadar kullanılabilir. Serum formunda olduğu için çok küçük miktarlarda kullanılmaktadır. Yılda 2-3 ürün alıp denemeniz ya da kullanmanız size daha pahalıya patlayacaktır.




Bu ürünü gözüm kapalı tüm yakınlarıma ve sevdiklerime tavsiye ettim.
Muhteşem geri dönüşler aldığım için burada gönül rahatlığı ile paylaşıyorum.







Lütfen sizde geri bildirimlerinizi veya görüşlerinizi benimle paylaşın...


Güzel günler dilerim...

Cilt Lekeleriyle Savaş 2 – En Etkili Bitkisel Çözümler


Cilt lekeleri hakkındaki bir önceki yazımda, lekelerle tanışmış, neden oluştuklarına dair bilgiler vermiş ve oluşmalarını nasıl önleyebileceğimiz hakkında birkaç ipucundan bahsetmiştik. Güneş koruyucuların önemini tekrar tekrar vurgulamıştık. Daha fazlası için tıklayın.

Bugün ise cildimizde oluşmuş olan cilt lekerine doğal çözümler arayacağız.

Öncelikle bilmeniz gereken şey; doğal yollarla ve bitkisel çözümlerle malesef ki var olan lekelerimizi tamamen yok edemiyoruz.

Ancak koyu renkli olan lekelerin rengini oldukça açabilir, yeni oluşmaya başlamış olanları ise daha başından engelleyerek büyümelerini önleyebiliriz.


İnternette bununla ilgili bolca maskeye ve tarife rastlayabilirsiniz. Ben size bunlardan denediğimi ve en beğendiğmi sunacağım. Sonuç almadığım diğer tariflerden ise biraz bahsederek tercihi size bırakacağım.

Tarifimiz için malzemeler şu şekilde...
1 çay kaşığı karbonat
3 damla limon suyu
1 kaşık yoğurt
1 çay kaşığı zeytin yağı

Malzemelerin hepsini bir kaba koyarak birbirlerine geçtiğinden emin olana kadar karıştırın. Bu karışımı göz ve dudak bölgenize değmeyecek şekilde yüzünüze sürün. Kuruyana kadar bekleyin. Kuruduktan sonra 10 dakika daha bekldikten sonra, elinizle ovalayarak ve ardından soğuk su ile durulayarak temizleyin. Lekelerin sıklığına ve koyuluğuna göre haftada 1 veya 2 kere uygulayabilirsiniz. 
Oldukça kuvvetli bir maske olduğu için haftada 2 kereden fazla yapmanız cildinizi tahrip edebilir.

Bu maskeyi haftada 2 kez 1 ay boyunca denedim ve sonuçları gerçekten gözle görünür biçimde açıktı. Ancak lekeler zamanla açıldığı için ve gözümüz alıştığı için bunu farkedemiyor olabilirsiniz.
Bu sebeple birkaç lekenizin uygulamaya başlamadan önce gün ışığında resmini çekmenizi tavsiye ediyorum. 1 ay sonra yine aynı lekelerin aynı ışıkla resmini çektiğinizde farkı açık olarak görebilirsiniz.

Bunun dışında yine internetten bulduğum, denediğim ve sonuç alamadığım 3 ayrı maske daha var. Maskeleri tek tek paylaşmayacağım ancak bu 3 maskenin temel içerdiği maddelerden bahsedeceğim. 1 tanesi gül suyu, 1 tanesi sirke ve 1 tanesi de salatalık içerikliydi. Bunları da uzun süreler denedim ve hiçbir sonuç alamadım ne yazik ki.

Bir sonraki yazımda doğal yollarla çözüm alınamayan lekeler için bazı derma-kozmetik ürünlerden ve diğer çözümlerden bahsediyor olacağım.

Keyifli günler...




Cilt Lekeleriyle Savaş 1

Güneşin zararlı etkileri, küresel ısınmayla beraber gittikçe artarken, cildimiz üzerindeki olumsuzlukları da bizlerin canını sıkmaya başladı.

Cilt lekerinizden şikayetçiyseniz öncelikle şunu söylemeliyim ki yalnız değilsiniz. Günümüzde artık her 3 kadından 1'i cilt lekeleriyle savaş vermekte. Özellikle 30 ve üzeri yaş grubuna geldiğimizde bu oran her 3 kişiden 2 kişiye kadar yükselmektedir.

Kozmetik dünyasında neredeyse çözümsüz bir mesele yoktur. Ancak bilmemiz gereken şey bazı cilt problemleri daha kolay çözümlenirken bazı cilt problemleri ise sabırlı ve istikrarlı bir bekleyiş gerektirebilir. Cilt lekeleri de bunlardan biri.

Yapmanız gerekenleri düzenli olarak yaptığınız taktirde şikayetleriniz ya tamamen yok olacak ya da yok denecek kadar az sayıya inecektir. Buna emin olabilirsiniz.



Cilt lekeleri derin ve birçok farklı sebepten oluşabileceği için bunu tek bir yazıda anlatmak oldukça zor ve faydasız olacaktır. Bu yüzden cilt lekeriyle ilgili bir dizi yazı yazmaya ve adım adım bu problemi anlamaya, anlatmaya ve çözmeye çalışacağız.

İlk yazımızda biraz cilt lekerinin basitçe nasıl oluştuğu, leke çeşitlerini, önlemek için neler yapılabileceğinden bahsedeceğim.

Lekeler, cildimizdeki melanosit hücrelerinin salgılamış olduğu melanin adlı pigmentin cildimizde birikmesi sonucunda oluşur. Belli başlı sebepleri şunlardır; Uzun süre boyunca güneşe maruz kalmak ya da güneşlenmek, genetik yatkınlık, kullanılan bazı kimyasal maddeler ya da ilaçlar, hamilelik, kullanılan hormonal tabletler, doğumsal faktörler, yanlış cilt bakımı uygulamaları, akne, stres, yaşlılık ve menapoz.

Sebepleri farklı farklı olduğundan, sonucunda ortaya çıkan lekeler ve tedavi yöntemleri de farklı farklıdır.  Farklı sebeplerle oluşan leke çeşitlerini de özet olarak şu şekilde sıralayabiliriz;

  1.     ..   Güneşe bağlı oluşan cilt lekeleri
  2.        Melazma (klozma, hamilelik maskesi)
  3.            Fotoalerjik reaksiyonlar
  4.           Solar lentigo (yaşlılık lekeleri)
  5.          Yara iyileşmeleri sonrasında oluşan lekeler
  6.           Çiller



Çeşitler ne sebeple olursa olsun, temelde unutmamamız ve bilmemiz gereken en önemli faktör güneştir. Sebebi yada oluşumu neye bağlı olursa olsun, lekeyi tetikleyen, büyüten ya da iyileşmesini geciktiren tek şey de yine güneştir. 
Bu yüzden yazı serisine daha derin bilgilerle devam etmeden önce öğrenemeniz gerekn şey, yüzünüzü (şikayetiniz olmasa da mutlaka!) ve vücudunuzda lekelerden şikayet ettiğiz her bölgenizi YAZ-KIŞ mutlak surette güçlü bir anti UVA-UVB içeren bir güneş koruyucuyla korumak.

İnanın bu hepimizin bildiği ancak çok azımızın uyguladığı bu kaide lekelerle savaşta çok ama çok büyük bir adımdır. Eğer bunu alışkanlık haline getirebilirsek bundan 1 yıl sonra çıkabilecek bir lekeyi bugünden çoktan önlemiş olursnuz. Ya da var olan lekelerinizin cildinize daha da yerleşmesini ya da koyulaşmasını önlemiş olursunuz.

Aşağıdaki resme bakıp sonra altındaki kısa açıklamayı okuyun lütfen... Biraz da netleşebilir durum sizin için...





Amerika da yapılan bir deneyde 20 yıllık bir süreçte, tek yumurta ikizleri incelenmiştir. Genetik faktörleri aynı olan ikizlerden bir tanesi 20 yıl boyunca güneş kremi ile yüzünü korurken diğeri hiçbir koruma kremi kullanmamıştır. Resimde 61 yaşında olan ikizlerin ciltlerinin arasındaki fark inanılmaz. Ve bu sadece güneş kremi kullanıp kullanmama ile alakalıdır!

Bu yüzden lütfen bu alışkanlığı önemseyip önemsememeyi bir kez daha düşünün.

Bir sonraki yazıda çeşitli kremler ve tedavileri yazıyor olacağım.

Sevgiler...




En İyi Lazer Epilasyon Aletleri – Kullanıcı Yorumları

Merhabalar,

Herkese iyi haftalar dilemekle beraber, şunu gördüm ki artık  güzellik, kozmetik vs. Bloglarda okuyucular hemen sadede gelmemizi istiyorlar. Aslında bu konuda da kendilerine hak veriyorum çünkü o kadar çok blog yazarı ve o kadar çok araştırılacak yer varki, biz bloggerların gereksiz muhabbetleri artık büyük bir kesim için sevimli olmaktan çıktı ve laf kalabalığı olmaya başladı J

Bu yüzden bugünden itibaren artk az laf kalabalığı çok iş blog yazılarımla devam ediyor olacağım dedikten sonra konuya girelim.


Çağımızın kurtarıcısı lazer epilasyon. Hayatımıza getirdiği pratiklik ve kolaylık tarif edilemeyecek kadar büyük. Bunu lazer epilasyon yaptırıp sonuç almaya başlanılmasından itibaren herkes söyleyecektir.

Ancak bir de şansız olarak yanlış aletler ya da yanlış yerlerde lazere başlayıp lanet edenler var...

Siz de onlardan biri olmak istemiyorsanız buyrun başlayalım...

Kural 1: Lazer epilasyonda en iyi cihaz diye bir şey yoktur. Cilt tipine ve kıl yapınıza en uygun cihaz vardır. Bu yüzden mutlaka birden fazla cihazi olan ve herkese aynı lazer aletini kullanmayan merkezleri tercih ediniz.

Kural 2: Cihazın yeni ya da en son teknoloji olması önemli değildir, önemli olan bakımlarının düzenli yapılıyor olmasıdır. Yani 1 yıl önce alınan bir epilasyon aletinin sık sık bakımı yapılmıyorsa, bunun hiçbir önemi yoktur. 3 yıl önce alınan ancak bakımı düzenli yapılan, ampülleri düzenli değiştirilen bir cihaz çok daha verimlidir. Epilasyon merkezleri arasında fiyat farkları da bu bakımları düzenli yaptırıp yaptırmadıklarına göre değişir. Lütfen ucuza bulduğunuz merkezleri gitmeden önce araştırın ya da gittiğinizde bakım yapıldığına dair belglerini görmeyi isteyin. Şakaya gelmeyecek kadar ciddi bir konu bu unutmayın, cildinizde geri dönüşü olmayacak yanıklar oluşabilir.
 
Kural 3: İlk seanstan sonra mükemmel sonuçlar beklemeyin, genelde 3. Seanstan sonra tam anlamıyları sonuçları görmeye başlayacaksınız.

Kural 4: Lazer epilasyonu uygulayanlar genelde güzellik uzmanları oluyor. Ancak gittiğiniz merkezde en az bir doktor olmasına ve başlamadan önce bu doktorla mutlaka görüşmenizde fayda var.

Kural 5: Aklınızda hiçbir soru işareti kalmamalı. Bu yüzden başlamadan mutlaka bu soruları uzman birine sorun ve cevaplarından tatmin olana kadar da işleme başlamayın.

Kural 6: Artık yaz aylarında bile uygulanan epilasyon cihazlarıyla her mevsim güvenilir biçimde işlemler yapılabiliyor ancak epilasyona başlamak için en uygun mevsim sonbahardır.

Kural 7: En çok merak edilen soru ne kadar acı vermesiyle ilgili oluyor. Acı eşiği kişiden kişiye değiştiği için bunu tespit edebilmek çok zor. Bana sorarsanız çok fazla acı vermediğini söyleyebilirim. Ancak çok canı yanan tanıdıklarım bile buna değdiğini söylüyorlar... Bir ömür kıl tüy ağda vs. Uğraşmaktansa bu acıyı 5-6 seans çekip tamamen kurtulmak mükemmel bir opsiyon.

Aklınıza takılan tüm diğer sorularınızı yorumlarınızda sorabilirsiniz...

Keyifli günler.



Cildinizi Nemlendirin Kiehl's Ultra Facial Cream

Kış yaklaşırken cildimizi ve dudaklarımızı bir kuruma telaşı sarar.

Her kış bu kuruluk ve çatlaklara sert bir mücadeleye gireriz. Bu mücadelede en büyük destekçilerimiz tabii ki kozmetik ürünler.

Son yıllarda tüm uzmanların ve doktorların sölediği gibi ciltteki tüm kötülüklerin anası nemsizlik. Kırışıklık, kuruma, dökülme, pullanma, hatta sivilce ve fazla yağlanmanın sebebi bile yeteri kadar nemlendirilmeyen cilttir. Bu yüzden bu kış başlamadan silahlarımızı kuşanalım istedim.

Uzun zamandır uzaktan takip ettiğim ve kullanan arkadaşlarımdan aldığım tavsiyelerle Kiehl’s ürünlerine karşı bir sempatim gelişti. Bu yüzden bugün tanıtacağım ürün Kiehl's Ultra Facial Cream.
Kiehl's Ultra Facial Krem
Kiehl's Ultra Facial Cream



Ben bir ürünü incelemeden ya da karar vermeden önce ilk yaptığım iş üretici firmayı araştırmak olur. Bu yüzden sizlere de önce Kiehl’s hakkında kısa bir bilgilendirme geçeyim...










Daha detaylı bilgi için buraya tıklayıp, markanın kendi sitesini özgürce inceleyebilirsiniz.

Gelelim ürünümüze...

Kiehl's Ultra Facial Cream :

Özellikle kış aylarında kullanabileceğiniz iyi ürünlerden bir tanesi. Uzun süreli nemlendirme özelliği var. Sabah ve akşam kullandım. Yüzüm yumuşacık oldu. Ayrıca sivilcelenme de yapmadı.Özellikle kışın cildim extra nemlendirilme istiyor sanki susuz kalmış gibi. Fazla gerilip kuruyor ve zaman zaman acıyor kuruluktan Kiehl's markasının bu kremi çok iyi geldi. Azıcık ürün tüm yüzü nemlendirmeye yetiyor.




Eğer cildim yağllı yada yağlanmaya müsait diyorsanız aynı ürününün yağlı ciltler için olanı da mevcut. Fiyat ya da içerik olarak farkları yok sadece bu ürün ciltte eksta yağlanma ya da parlama yapmıyor. Resmi ve detayları alt tarafta görebilirsiniz. 




Her iki ürün de ciltte hiçbir sivilce ya da siyah noktaya sebebiyet vermez. 

Ürünleri satın almak ya da daha fazla bilgi edinmek için tıklayın. Firma kargo için ekstra ücret talep etmiyor ve mağaza fiyatlarıyla tamamen aynı, ayrıca internet siparişlerinde diğer ürünlerinden 1 ya da 2 adet tester ürün de gönderiyorlar.

Keyifli alışverişler...






2015 Sonbahar Trendleri

2015 yaz sezonu biter iken , 2015 – 2016 sonbahar kış sezonu bizleri yaklaşık bir ay sonunda kapıda beklemektedir . Yaz aylarının halen tadını çıkarıyor olsak da , sonbahar sezonununda trend olan giysileri , aksesuar ve ayakkabıları da merak ile beklenmektedir . Geçtiğimiz yaz sezonunda moda olan renkler yazın cıvıltısını ve de yazın havasını yansıtmakta iken , sonbahar sezonunda da sonbaharın renkleri evimizi karşılamaya ve de neşelendirmeye devam edecektir .




2015 sonbahar modası
2015-2016 Sonbahar-Kış







Sonbahar renkleri
2015 Sonbahar

Bu sezonda sonbaharın en tutkulu renklerinden biri olan yaprak sarısı karşımıza gelmektedir . Yaprak sarısının tutkulu ve de hazin duruşu sonbaharı bizler ile birlikte karşılamaktadır . Aynı şekilde sonbaharı simgeleyen renkler , genel anlamı ile de durgun renkler olmaktadır . Bu renkler sarı , yeşil , kahverengi , krem , süt kahvesi , turuncu , bordo gibi renkler giysilerde ve de aksesuarlarda da can bularak bu sezonun en moda renkleri haline gelecektir .








Yeni sezon sonbahar trendleri arasında dolgu topuklu çizmeler , bağcıklı çizmeler de dikkat çekeceği gibi aynı zamanda da bordo rugan ayakkabılar da yeni sezon sonbahar trendleri arasında yer almaktadır . Sonbahar kış sezonunda aynı zamanda başta sarı rengi hakim olmak üzere de rengarenk yağmurluklar da bu sonbaharın trendleri arasında yer alacağa benzemektedir.



2015 Sonbahar Ayakkabı













Blogger tarafından desteklenmektedir.